Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezinde AK Parti İnsan Hakları Başkanlığının düzenleyeceği “Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı”nda konuştu.
ABD’YE TEPKİ: BUNUN HESABINI NASIL VERECEKSİN
ABD’nin Gazze’de ateşkesi içeren tasarıyı veto etmesini değerlendiren Erdoğan, ”Bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. BMGK’da sadece ABD’nin ret oyuyla maalesef ateşkes reddedildi. Böyle adil bir dünya olur mu? Adil bir dünya mümkün ama Amerika ile değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla mühimmatıyla yer alıyor. Ey Amerika bunun hesabını nasıl vereceksin.” ifadelerini kullandı.
‘BM GÜVENLİK KONSEYİNİN REFORME EDİLMESİ ŞARTTIR’
Başkan Erdoğan söszlerine ”Görevi küresel barışı korumak olan Güvenlik Konseyi, İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. ABD’nin vetosu nedeniyle ateşkes kararı çıkmadı. 13 ülkenin tasarıya evet demesine rağmen sonuç değişmedi. Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi şarttır, şart. Bu BM ile, bu BM Güvenlik Konseyi ile insanlığın bir yere varması mümkün değil.” diye devam etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı toplumlarını zehirli bir sarmaşık gibi saran İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığının insan haklarına yönelik tehditlerin en başında yer aldığını belirterek, “Yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve faşizan uygulamalardan en fazla mağdur olan kesim hiç şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır.” dedi.
Başkan Erdoğan’ın açıklamalarından önemli başlıklar;
“Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene evvel, gerçekten büyük umutlarla kabul edildi. Aradan 3 çeyrek asır geçmesine rağmen, bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma vasfını koruyor. Daha insan odaklı bir dünya idealiyle kabul edilen beyanname, 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor.
Her ne kadar insan hakları ihlallerini sona erdirememiş olsa da beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından biri olarak görüyoruz. Beyannamenin insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda, küresel ölçekte bir hassasiyetin oluşmasına ciddi katkılar sağladığına inanıyoruz.
“MAĞDUR OLANLARIN ÇOĞUNLUĞUNU MÜSLÜMANLAR OLUŞTURUYOR”
Buna rağmen 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü dünyanın pekçok yerinde insan haklarının ayaklar altına alınırken karşıladığımız da bir gerçektir. Batı toplmunu zehirli bir sarmaşık gibi saran İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı, insan haklarına yönelik tehditlerin en başında yer alıyor. Yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve faşizan uygulamalardan en fazla mağdur olan kesim hiç şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır.
“FLOYD’UN DRAMINI ASLA UNUTAMAYIZ”
“Nefes alamıyorum, nefes alamıyorum” diyerek George Floyd’un dramını asla unutamayız. Benzer olaylarla daha sonra da karşılaştık. Az önce ekranda izledik… Aylan bebek. Aylan bebeğin nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu izledik. Aylan bebeğin ölümü, batıyı insafa getirmedi. Aylan bebek, bir astsubay çavuşumuzun kucağında görüldüğü gibi ebediyete yürüdü. Son olarak Filistin kefiyesiyle gezen üç genç, ABD’de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı.
“500’E YAKIN SALDIRI GERÇEKLEŞTİ”
İstatistikler, buz dağının sadece görünen kısmı olsa da bu acı gerçeği teyit ediyor. Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Avrupa’da bulunan temsilciliklerinin önünde Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın saldırı gerçekleştirildi. Mukaddes kitabımıza yönelik bu alçak eylemlerin hemen hepsi hükümetlerin izin vermesiyle, polis koruması altında düzenlendi. İlk defa dün Danimarka’da kutsal kitaplara yönelik saldırılar sebebiyle cezai müeyyideyi getirdiler.
Geçtiğimiz günlerde de ifade ettiğim gibi, batının tüm medeniyetini üzerine bina ettiğini 5 değerin 4’ü onlarla ilgisi olmayan çalıntı unsurlardır. İnancı Kudüs, felsefesi Ege ve Batı Anadolu, hukuku Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve doğu dünyası kökenli olan batının sadece barbarlık vasfı gerçek anlamda kendisina aittir.
Son dönemde batının barbarlık vasfının örneklerini doğrudan yaptığı hadiseler vesilesiyle giderek daha sık görmeye başladık. İnsanlığa karşı işlenen suçların sonunda mahşeri vicdanda yargılanmak, faillerinin de tarih önünde hesap vermek gibi bir özelliği vardır. Giderek şiddetlenen barbarlık örneklerini ve arşa yükselen masum çığlıklarıın, bir dönüm noktasına yaklaştığımızın işaretleri gibi görüyoruz.
AYLAN BEBEĞİN ÖLÜMÜ BATI’YI İNSAFA GETİRMEDİ
Aylan bebeğin nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu izledik. Aylan bebeğin ölümü Batıyı insafa getirmedi. Aylan bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında görüldüğü gibi ebediyete yürüdü. Son olarak Filistin kefiyesi ile gezen üç genç Amerika Birleşik Devletleri’nde sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batılı ülkeler Frey çörç saldırısından hiçbir ders çıkarmadı.
TÜM İNSANLIK KATLEDİLİYOR
İsrail yönetimi Gazze’de insanlığın yüzünü kızartacak katliamlara yol açıyor. İbadethanlerden okullara, hastanelerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri bombalanıyor. Bugün Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil insanlığa dair tüm değerler katledilmektedir.
EY ABD! BUNUN HESABINI NASIL VERECEKSİN?
Bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. BMGK’da sadece ABD’nin ret oyuyla maalesef ateşkes reddedildi. Böyle adil bir dünya olur mu? Adil bir dünya mümkün ama Amerika ile değil. Çünkü Amerika İsrail’in yanında parasıyla mühimmatıyla yer alıyor. Ey Amerika bunun hesabını nasıl vereceksin.
BM GÜVENLİK KONSEYİNİN REFORME EDİLMESİ ŞARTTIR
Görevi küresel barışı korumak olan Güvenlik Konseyi, İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. ABD’nin vetosu nedeniyle ateşkes kararı çıkmadı. 13 ülkenin tasarıya evet demesine rağmen sonuç değişmedi. Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi şarttır, şart. Bu BM ile, bu BM Güvenlik Konseyi ile insanlığın bir yere varması mümkün değil.
“HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ DEVAM EDEMEZ”
Açık söylüyorum. Gazze’den sonra hiçbir şey eski tas eski hamam devam edemez. Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız
“21 YILDA SESSİZ DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRDİK”
İnsan hak ve hürriyetleri açısında böylesi bir dönemde Türkiye hamlelerine devam ediyor. Son 21 yılda hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini kullanmayı kısıtlayan engelleri kaldırdık.
Herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaş olmasını temin ettik. Hiç kimsenin kökeni, inancı, dili, sakalı, başörtüsü, dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik.
Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim dönemimizde ulaşmıştır. Tek parti döneminde cumhur ile cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra milli iradeye vurulan zincirleri parçalayıp attık. Nice reformu, atılımı, dönüşüm hamlesini son 21 yılda başarıyla ülkemize kazandırdık. 85 milyonun tamamı günlük hayatında bunları görüyor, yaşıyor.