Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) ‘Küresel İnsan Haklı Siyaseti’ sempozyumuna katıldı. Sempozyumda ‘Dünyada insani trajediler, değerler yitimi, sistemsel çöküş’ konuları tartışıldı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Litai Konukevi’nin ev sahipliği yaptığı sempozyuma, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, TİHEK Başkanı Muharrem Kılıç, Hukuk Fakültelerinden Öğretim Üyeleri ve Avukatlar katıldı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, burada yaptığı konuşmada, kadim Türk geleneğinin ve inancın temelinin insan üzerine kurulduğunu söyledi. ‘Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü’ sözlerini hatırlatan Bakan Tunç, söz konusu mısraların üç kıta ve yedi iklimde kendini hissettirdiğini belirtti.
Çalışmalarının ve siyasetin temelinin ‘İnsan ve “İnsan hakları’ oluşturduğunu kaydeden Bakan Tunç, “İnsana bakış açımızın ana sütununu oluşturan inancımıza göre insan ‘Eşref-i mahluktur’. Yani yaratılmışların en şereflisi, en değerlisidir. Yaratılmışların en şereflisinin haklarını korumak ise hem inancımızın hem de hukukun bir gereğidir” diye konuştu.
“İNSAN HAKLARI KURULUŞLARININ ETKİSİZLİĞİNE ŞAHİT OLMAKTAYIZ”
Bakan Tunç, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününün arifesinde, dünya insan haklarının ayaklar altında olduğuna dikkati çekti. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ile insan haklarının ayaklar altına alındığını vurgulayan Bakan Tunç, “İnsan haklarının teoriden öteye geçemediğine, Uluslararası kuruluşların insanlığın sorunlarını çözmekte yetersiz kaldığına ve İnsan hakları kuruluşlarının etkisizliğine hepimiz üzülerek şahit olmaktayız” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırıların tarihi olan 7 Ekim’den beri Filistin’de kan ve göz yaşının hakim olduğunu dile getiren Bakan Tunç, İsrail’i saldırılarından dolayı kınadığını aktardı.
“YÜZLERCE BEBEK İSRAİL BOMBALARININ ALTINDA CAN VERDİ”
Saldırıların başladığı günden itibaren 16 binin üzerinde Filistinlinin hayatını kaybettiğini anlatan Bakan Tunç, ölenlerin neredeyse yarısının çocuk olduğuna dikkati çekerek, “Kalan yarısı da onların anneleri ve aile büyüklerinden oluşuyor. 1 yaşından küçük yüzlerce bebek İsrail bombalarının altında can verdi. Hastanelerdeki elektrikler kesilerek küvözdeki bebeklere dahi yaşam hakkı tanınmadı. Tek başına bu tablo bile, amacın kendini savunma değil, taammüden insanlık suçu işlemeye yönelik bir vahşet olduğunu göstermeye yeterlidir” açıklamalarında bulundu.
“İSRAİL HUKUKU AYAKLAR ALTINA ALMAKTA”
İsrail’in hastaneleri, okulları, camileri, kiliseleri ve mülteci kamplarını bombalayarak tarihte eşi görülmemiş bir katliama gerçekleştirdiğini vurgulayan Bakan Tunç, şunları kaydetti:
“Bir devlet hastane vurmaz! İsrail hastaneleri de vuruyor. Bir devlet mülteci kampını, ibadethaneleri, pazar yerini vurmaz! İsrail bu ayrımları yapmadı. Mülteci kamplarını, ibadethaneleri defalarca vurdu. Dünyada, sadece çocukları öldürmek için savaş uçaklarıyla gece gündüz şehirleri bombalayan başka bir devlet yoktur. Hastaneleri, ibadethaneleri, okulları, pazar yerlerini, binaları, sokakları ateşe boğan; tanklarıyla, toplarıyla bu insanlık dışı eylemi sürdüren başka bir devlet yoktur. İsrail; Gazze’de en temel insan haklarını hiçe saymakta ve uluslararası hukuku ayaklar altına almakta, insanlık suçu işlemektedir.”
Gazze’de yaşanan katliamın ve yıkımın faillerinin İsrail’e destek veren ve azmettirenlerdir diyen Bakan Tunç, 7 Ekimden sonra çocuk katili Netanyahu’ya koşarak sarılan batılı liderlerin insanlık suçu işlediğini söyledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda ateşkes önerilerine hayır oyu verenlerin İsrail’in katliamını devam ettirmesin isteyenler olduğuna işaret eden Bakan Tunç, şu ifadelere yer verdi:
“Güvenlik Konseyinde ateşkesi veto edenler, savaş gemilerini göndererek katillere destek olanlar bu insanlık suçunun ortaklarıdır. Zulüm ile abad olunmaz. Zulüm ile abat olanın akıbeti berbat olur. İşte er ya da geç olacak olan budur. İsrail, işlediği insan hakları ihlallerinin, gözlerini kırpmadan söndürdüğü ocakların, hayattan kopardığı masum canların hesabını bir gün insanlık huzurunda mutlaka ödeyecektir. Filistin’de yaşanan bu vahim olaylara kimse sessiz kalmamalıdır. Çünkü Filistin’de yaşananlar, artık insan hakları ihlalini aşmış, Birleşmiş Milletler ‘Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ kapsamında değerlendirilebilecek duruma gelmiştir.”
İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma sessiz kalanlara seslenen Bakan Tunç, “Gazze’de insan hakları nerede? Masum sivil insanlar katledilirken, küvezdeki bebekler dahi öldürülürken tüm hakların temeli olan yaşam hakkı nerede? Masum insanların elektriğini keserek onları ölüme mahküm etmek mi insan hakkı? Kadınlar öldürülüyor, çocuklar katlediliyor. Nerede kadın hakları, nerede çocuk hakları?” ifadesini kullandı.
İsrail’in BM’nin Genel kurul ve Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlara uymamasını hatırlatan Bakan Tunç, İsrail’in bu kararlara uymayan tek ülke olduğunu kaydetti. Güvenlik Konseyinin 14 defa ateşkes çağrısı yaptığını ve bu çağrıların sonuçsuz kaldığını aktara Tunç, şöyle konuştu:
“Filistinlilerin insan haklarının ihlal edildiğine yönelik alınan 19 karar, şiddetin durdurulması ve barışın sağlanılması için alınan 18 karar, Kudüs’ün statüsünü değiştirmek, saldırıların durması ve kınanması için ve uluslararası hukukun ihlaline yönelik alınan 11’er karar, Filistin’in toprak bütünlüğünün sağlanması için alınan 10 karar, Yahudi yerleşimcilerin barışın önüne engel teşkil ettiğine yönelik alınan 6 karar ve burada saymakla bitmeyecek onlarca kararın tamamı kağıt üzerinde kaldı.”
Öte yandan iki oturumdan oluşan sempozyumda alanında uzman isimler konuşma yapacak.