T24 Haber Merkezi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Özel’in açıklaması şöyle:
“Yurtta yaşanan olaylar ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Asansör kazaları, yemekten zehirlenmeler sürüyor. 10 vekilimizle Türkiye’nin dört bir yanındaki KYK yurtlarını denetleyecek, oradaki öğrencilerin sorunlarını dinleyecek bir komisyon oluşturduk. Gençlik kollarımızla birlikte bir gençlik hattı ilan edeceğiz.
Konunun ilgilisi kimse onunla konuşup yurt meselesine müdahale edeceğiz. Neden yurtlarda kalite düştü? Çünkü bu iktidar pek çok yatırıma para buldu. TOKİ’ye yollar, köprüler yaptırdı ama yurt yaptırmadı. Çünkü öğrencilerimiz tarikatların kucağına düşsün, ve bunlar tarafından kindar olarak yetiştirilsin diye. CHP bunu biliyor ve bunun üzerine kararlılıkla gidiyor.
Bugün 600 milletvekilinden 119’u kadın. Yüzde 19,8… Hayatın yarısı kadın, Meclis’in yüzde 19’u kadın. Maalesef CHP’de ortalamanın üstünde değil hatta bir tık altında. O yüzden Atatürk’ün yaptığı ile övüneceğiz ama bizim övünebilmemiz için Meclis’te ve her tarafta kadının eşit temsilini savunmamız ve hayata geçirmemiz gerekiyor. O zaman Gazi’ye layık olabiliriz. Bu inanç ile yola çıktık. Zorluklar yaşayacağız ancak ben bu partinin 1. genel başkanının koyduğu bu vizyonunun bir vasiyet olarak takip edilmesi gerektiğini düşünürüm.
Kabinedeki bir kadın aileden sorumlu bakanlık. Çok önemlidir, bizim iktidarımızda Kadın ve Eşit Temsil Bakanlığı olacaktır. Kadına verilen mesaj Erdoğan tarafından; senin yerin evdir, ekonomi senin işin değil, çevre, dışişleri senin işin değil, senin işin ailedir, evdir mesajına karşı şunu söylüyoruz: Hayatın yarısı kadındır, yarısı erkektir. Birlikte olacağız, birlikte yöneteceğiz.
Ülkeyi yıllardır yöneten, yasalar hazırlamak yerine torba yasalar yapan, son anda maddeler atan çıkaran iktidar, Meclis’i bütçe görüşmelerinden hemen önce bir torba kanunla muhatap etti. Torba kanunlara karşıyız. Vatandaşın faydasına olan yerlerde muhalefet etmeye devam ediyoruz.
Torba kanunda öyle bir madde var ki: İtirazlara rağmen 7 yıl önce BDDK’yi Ankara’dan İstanbul’a taşıdılar. Şimdi o kurulun İstanbul’daki üyelerine 30 bin lira – 42 bin olacak- ilave ödenek koyuyorlar. İstanbul’da geçinemiyorlarmış. O maddeyi geri çekin. Hep birlikte o maddeyi düzenleyelim ve İstanbul’da yaşayan tüm memurlara, polisine, infaz koruma memuruna, öğretmenine, kamu kurumunda çalışan işçilere kira yardımı yapmaya varsan biz buradayız. Hodri meydan!
Emeklilerin en az asgari ücret kadar ücret almasına, bu 5 bin liranın her ay alınması gerektiğini söyledik. AKP ve MHP buna yanaşmıyor. Bütün emeklilere Devlet Bahçeli’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı şikayet ediyorum.
Muğla Belediyesi’nin büyük bir özelliği var: Türkiye’nin kredibilitesi ortada. İktidar kredi notunu B’ye çıkardığı için övünüyor. En yüksek not A A A. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notu 3 A. İyi mali disiplinle oluyor bu. Çalmamakla, çaldırmamakla oluyor.
Kadınlara gençlere çağrımdır: Belediye meclisleri için başvurun. Fermuar yöntemiyle seçim yapacağız, kadın ve gençlik kotasını belediye meclislerinde uygulayacağız. Aday yok bahanesi olmasın. Siz başvurun, genel başkanınız arkanızda.
Antalya’da 2,6 milyon kişi yazıyor. Oysa 16 milyonu yabancı 10 milyonu yerli 26 milyon turist geliyor. Yani, 1 kişilik destek görüyor yerel yönetimler 10 kişilik hizmet yapıyor. Bu durumda 26 milyon kişinin atık suyunu bu bütçe ile arıtamıyorsunuz. Devletin buna destek olması lazım. Kültür ve Turizm Bakanı destek oluyor, onların çevreye duyarlılığı yok, ben yapıyorum diyor. Bir evrak getiriyorlar, belediye başkanının önüne koyuyorlar. Arıtmayı yaparım yoksa seni sorumlu tutarım, imza at, 25 yıl atık su bedeli benim diyorlar. Oysa amorti etmesi için 5 yıl yetiyor. Yani Muğla’nın, Antalya’nın, Aydın’ın atık su bedelini, sırf belediye başkanlarının çevre duyarlılığı ve gerçekte yapması için onların sırtına yüklediği için o kentin 25 yıllık atık su bedelinin üstüne çöküyorlar. Belediyede kalsa 5 yıl sonra Muğla, Antalya, Aydın o şehre harcayacak ama o parayı hortumluyorlar. Neden o kentin gelirlerine çöküyorsun?
6 Şubat, 10 ilimizi etkisi altına alan büyük bir depremi yaşadık. 10 ay geçti, dün Gemlik merkezli bir deprem oldu. İstanbul’da da hissedildi ve yine unutulan bir deprem gerçeği herkesin zihinlerine geldi. Yaz aylarında çevre bakanı çıkıp şöyle demişti; ‘biz gerekirse Meclis’i yazın çalıştırıp düzenleme yapacağız’. Kapımızı çalan olmadı, ekimde bir şeyler yaptılar ama yetersiz. Çıkardıkları düzenlemeler dirençli kentler yaratmak için yetersiz. Kamuoyunda değerli arsa ve arazilerin rezerv alanı ilan edilip, kent yoksullarının yerlerinden edilip bu çalışmalarda da deprem karşısında sınıfsal bir ayrım yapıldığına karşı eleştiriler var. Meslek örgütlerinin, STK’ların görüşleri alınmadı. Zenginleri kayıran, yoksulları dışlayan bir çalışma yapılıyor. İstanbul depremi yaklaşıyor. Merkezi yönetim ne yapıyor?